Sayfalar

4 Ağustos 2011 Perşembe

Nereye kayboldu bu "insan"?

Kendi kendine: "İnsan, evet, insan;" diyordu, "ona ne oldu? Onu ne yaptılar? Bütün nazariyeler, bütün doktrinler, bütün mezhep ve tarikatler hep onun ters alınyazısını düzeltmek; onu yetiştirmek, geliştirmek, rahat ve huzura kavuşturmak için değil miydi? Fakat işte, nazariyeler, doktrinler, mezhepler yürüyüp yayılıyordu, ama ortada insan'dan eser görülmüyordu. Hattâ bunlar, biraz önce yanımdan ayrılan bir insan'ı, kara bahtından daha karanlık bir duruma atıyor."

(Yakup Kadri Karaosmanoğlu - Panorama, İletişim Yay. 2010 s. 322-323)

3 yorum:

white rabbit in the forest dedi ki...

çok sevdim.

alter ego dedi ki...

yaşadığımız dünyada en çarpıcı nokta, insanların çok büyük bir bölümünün geleceklerinin bulunmayışıdır. oysa geleceğe, olgunlaşmaya ve ilerlemeye yönelik bir umut olmadan anlamlı bir yaşamdan söz edilemez. bir duvar önünde yaşamak köpekler gibi yaşamaktan farksızdır. işletmelere, fakultelere girmekte olan insanlar köpekler gibi yaşamaktadır. insanların önüne duvar örülmüş bir gelecekle yüz yüze yaşamaları elbet ilk kez olmuyor. ama insanlar bu duvarları önceden sözün ve çağrının yardımıyla aşarlardı. umutlarını oluşturan farklı değerlere atıfta bulunurlardı. bugün ise (kendini yineleyip duranlar dışında) artık kimse konuşmuyor. çünkü dünya bize uyarıları, öğütleri, dilekleri duymayan kör ve sağır güçlerce yönetiliyormuş gibi gözüküyor. kısa bir geçmişte yaşadığımız yılların sergilediği oyun, içimizde bir şeyi yıktı. ve bu şey insanoğlunun bir başka insanla insanlığın diliyle konuştuğu taktirde, onca insanca tepkiler yaratabileceğine yönelik o sonrasız güven duygusu... insanlar arasında sürüp giden uzun diyalogyoluyla ikna edilmeyenlerin insanda ancak korku uyandırması da son derece doğaldır.

a.camus

bilge dedi ki...

of.

"insan mıyım acaba?" dedim.

kafam karıştı, neyse.

bilge ben.